BOLU İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Ahilik Kültürü

Ahilik 13. yy. ilk yarısından 19.yy.in ikinci yarısına dek Anadolu'da, Balkanlarda ve Kırım'da yaşamış olan Türk halkının sanat ve meslek alanında yetişmelerini sağlayan bir kuruluşun, örgütün adıdır. Bu dönemde, Anadolu'ya gelen çok sayıdaki doğulu tüccar. esnaf ve sanatkar Türkler, bölgenin sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamında büyük gelişmeye yol açarak hızlı bir şehirleşme oluşumuna etken olmuşlardır. Elbette kişinin ahi örgütüne girebilmesi için bir sanat ya da meslek sahibi olması zorunludur. Büyük Türk düşünürü ve ekonomisti Ahi Evran Şeyh Nasirüddin (1172-1262) kurduğu ve önce kendi sanatı olan deri işçiliğini örgütlemekle başladı. Ahilikte esnaf ve sanatkarlara işyerlerinde yamak, çırak, kalfa ve usta hiyerarşisi ile mesleğin incelikleri öğretilirken, akşamları toplandıkları Ahi konuk ağırlama ve toplantı salonlarında ahlaki ve terbiyevi eğitim uygulanıyordu. İşte bu yollarla ve yöntemlerle yetiştirilen Türk esnaf ve sanatkarları aralarında güçlü bir dayanışma ve yardımlaşma kurmuşlardır. Ahiliğin, kurum olarak en belirgin özelliği konukseverlik, yardımseverlik, doğruluk, bir sanat ya da meslek sahibi olmak, üyelerini gündüz tezgahlarda işbaşında, geceleri Ahi toplantılarında sosyal ve ahlaki yönden eğitmek ve bilinçlendirmektir. Ahilerin kurduğu esnaf ve sanatkarlar birliklerinin koyduğu ana kurallar daha sonraları, bu alanda hazırlanan kanunnamelerin, tüzüklerin temelini teşkil etmiştir.

Ahilik, eski Türk medeniyet unsurlarının İslamiyet ve bu kanaldan fütüvvet değerleriyle uyumlu kaynaşması neticesinde kurulan esnaf, sanatkar ve üretici birliklerini ve bu birliklerin tatbik ettikleri ahlaki, siyasi, iktisadi, felsefi duygu ve prensiplerin adıdır. Türk kültür tarihinin önemli bir öğesidir. İslâmî-tasavvufî düşünce ile fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak ahlakla sanatın, konukseverlikle yardımseverliğin uyumlu bir sentezini sunan Ahilik teşkilatı, gerek bağlı bulunduğu prensipler ve gerekse ortaya koyduğu faaliyetler ile fertlerin eğitim, sosyal ve ekonomik durumları ile alakadar olmuş, Asya’nın muhtelif yerlerinden gelerek Anadolu’ya yerleşen Türklere, hem yerleşimlerinde ve yeni hayata adapte olmalarında ve hem de kolayca iş ve meslek edinmelerinde kendilerine yardımcı olmuş, Anadolu’nun ve yeni fethedilen yerlerin Türkleşmesinde mühim roller oynamış, iç güvenliğin sağlanmasında büyük hizmetlerde bulunmuş, iş hayatında en dürüst, cemiyette en edepli, siyasette en faziletli, savaşta en cesur, zaviyede ise en mütevazı olmayı gaye haline getirmeye çalışmıştır.

Bir deri ustası mesleği ile ilgili şu bilgileri vermişti: "Çırağın iyi bir aileden gelmesi tarafından denenir. Ustası veya başkası bir deri alır, çırağa verir, bu deriyi çıkart bakalım göz önüne alınır. Kalfa olurken mesleğine ve ahlakına bakılır, ondan sonra ustalar der. Eğer çırak deriyi imal eder satışını yapar ve beceri sağlarsa ustalık icazeti verilebilir, sermayesiyle iş yapabilir aksi halde ustalığı ertelenir. Ustalığa geçmiş olan çırak tören sonrasında ustasına içinde gömlek, çamaşır, mendil ve peşkirden oluşan bohça hazırlayarak hediye götürür. Diğer ustalara da birer mendil hediye dağıtılır. Çıraklıktan ustalığa geçmek elbette kolay değil. Çırağın 1001 gün ustasının yanında hizmet edip destur alması gerekmektedir. Ustasi destur verdiği hafta Cuma günü sela ile ezan vakti arasında peştamal kuşanıp ustasıyla karşılıklı helalleşip helvası dağıtıldıktan sonra işine usta olarak devam edebilir. Peştamal kuşanma töreninde cemaat halka şeklinde oturr Dua sırasında, sanatını oturarak icra eden esnaf ayakta dua eder, sanatını dikilerek icra eden esnaf oturarak duaya katılır, amin der. Esnaf duası besmele ile başlar, Peygamberlere, Piri Piran, Ahi Evran ve diğer meslek pirlerinden baki üstadların sağlık ve selametine işlerinde muvaffakiyetine dua ederek Fatiha ile son bulur. "(Hakkı YAMANKAYA Mudurnu-BOLU) Esnaflar bu inançla yıllarca büyüklerinden dinleyerek, görerek öğrendiklerini uygulayarak çalışıp çabalamışlardır.

Yüzyıllarca Türk Esnaf Birliğini ve ekonomisini düzenleyen Ahilik kuruluşu Bolu'da da yaşatılmıştır. Günümüzde yönetimini yasalar çerçevesinde sürdüren esnaf kuruluşlarının Ahilik geleneği Anadolu'nun pek çok yerinde yaran teşkilatından sohbet odalarına, delikanlı birliklerinden Barana toplantılarına kadar türlü geleneklerde hala yaşamaktadır. Geleneksel değerlerimizin yaşatılması, geleneğin geleceğe aktarılması amacıyla her yıl ekim ayının ikinci haftası yurt genelinde kutlanılmaktadır. İlk kez Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, 10-16 Ekim 1994 tarihleri arasında Mudurnu ilçesi, "Ahilik Kültürü Haftası" programına alınmıştır. 2008 yılı itibariyle kutlamalar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na birakılmıştır. Geçmiş dönemlerde Bithinya olarak bilinen Bolu bölgesinin ortasında önemli ticari ve askeri yolların kavşağında yer alan Mudurnu, günümüzde de esnaf teşkilatını devam ettirmektedir. Ahlak ile sanatın ahenkli bir bileşimi olan Ahilik, insanların her yönde yetişmelerini sağlamaktadır. Yine esnaf arasında “orta parası” adı altında ihtiyacı olanlara yardım parası toplanıldığı görülmektedir. Usta-Çırak ilişkisi ve Peştamal Kuşanma törenleri her ne kadar uygulanmasa da, görülebilir geleneklerimiz arasında yer almaktadır. Gerede ilçesinde de esnaf teşkilatı devam etmektedir. Gerede'de dericilik sanayiye dönüşmüş durumdadır. Bakırcılık, kalaycılık gibi zanaatlar da ancak birkaç ustayla devam etmektedir. Eskiden hayvan takımları eyer, koşum, yilar üzerine çalışırken şimdi cüzdan çanta, kemer yapanlara saraç denilmektedir. Saraçların piri Veysel Karani' dir. Her sabah dükkana sağ ayak ile girilir, Pirin ruhuna fatiha okunur besmele ile işe başlanır. İlk dükkan açılırken ustalar, komşular toplanır dua okunur, gelen misafirlere şeker, çay, kolonya ikram edilir.

Gerede'de tabaklık mesleğinin eskiden usta çırak işi olarak ve babadan oğula geçen bir meslek olduğu, ancak günümüzde makineleştiği anlatılmaktadır. Bu durumda destur verme, Esentepe' de mevlit okutma, ustanin binbir gününü ifa ettikten sonra çırakla karşılıklı helalleşmesi, çırağın ustasının elini öpmesi, peştamal kuşanma törenleri artık geçmişte kalmıştır. İlk deriyi köseleyi yapanın pirleri Ahi Evran olduğu söylenmektedir. Gerede de dericiliğin tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Evliya Çelebi Seyahatname' sinde Gerede dericiliğinden bahsetmektedir. Eskiden bu meslek çok zor olduğundan kazancı helal meslek diye Hacca gidecek bir kişi, orada harcayacak parayı gelir tabakla değiş tokuş yaparmış. Derici, kimyasal maddeler yokken deriyi temizlemek için köpek pisliği kullanırmış "acelen ne tabakhaneye mi yetiştireceksin" sözü buradan kalmıştır. Kazancın bol olması için tabakhaneye domuz derisi girmez, domuz derisi girerse işlerin bozulacağına inanılır. Eğer dış ülkelerden gelen derilerde yanlışlıkla domuz derisi çıkarsa hemen uzak bir yere toprağa gömülür.